23.11.25

Sonsuz Tiyatro’da Şen Kızlar-Yılmaz Parlar

  

Sonsuz Tiyatro’da Kahkaha Dolu Bir Gece

Tiyatro, Sinemanın Görünmeyen Omurgasıdır

Tiyatro sahnesi, bir oyuncunun gerçek ustalığa ulaştığı en saf, en zor ve en öğretici alandır. Sahnede nefes almak, doğaçlamak, seyirciyle aynı anda aynı duyguyu paylaşmak; sinemanın kamerayla yakalayamayacağı kadar canlı, derin ve öğretici deneyimler sunar.

Bu yüzden “İyi tiyatro oyuncusu, iyi sinema oyuncusudur” sözü boşuna söylenmemiştir. Çünkü tiyatro oyuncuya yalnızca rol değil; ritim, zamanlama, tepki, duygu kontrolü ve karakter derinliği kazandırır.
Hele ki komedi… Komedi oynayan bir oyuncu; trajediyi de, dramı da, romantizmi de ustalıkla canlandırır.

Zira komedi; zeka, refleks, sahne hâkimiyeti ve izleyicinin nabzını anında tutabilme gibi benzersiz yetenekler ister. Komediyi iyi oynayan, aslında tüm karakterleri oynayabilecek ustalığa ulaşmış demektir.

Gala Gecesi Büyüledi

Sonsuz Tiyatro’nun sımsıcak atmosferinde sahnelenen tek perdelik komedi oyunu “Şen Kızlar”, 22 Kasım 2025 Cumartesi akşamı gerçekleştirdiği gala ile seyirciyi kahkahaya boğdu.

 “Sanatın sonsuz yolculuğu” sloganıyla yola çıkan tiyatro, yine dolu dolu bir salonla yeni sezonun en neşeli oyununa ev sahipliği yaptı.

Karakterlerin Ruhu Tek Bir Oyuncuda: Derya Şen

Edebiyatta bir söz vardır: “Yazar, kahramanını kendi ruhundan doğurur.”
“Şen Kızlar” tam da bu tanımın sahnedeki karşılığı oldu.

Oyunun hikâye ve proje tasarımına imza atan Derya Şen Akbacak, adeta oyundaki tüm kadın karakterlerin duygusunu, coşkusunu ve iç dünyasını kendi ruhunda harmanlayarak sahneye taşımıştı.

Karakterlerin her biri farklı bir kadın tiplemesi gibi görünse de, hepsinin özünde Derya Şen’in sanatsal zekâsı, gözlem gücü ve yaratıcı enerjisi hissediliyordu.

Oyunculuklar Kusursuz, Roller Tam Oturmuş

Sahnedeki tüm oyuncular;
Derya Şen Akbacak, Ceyhun Demirkollu, Tuğçe Nalbantoğlu, Nergis Baca, Neda Sözbir, Zeynep Cil, Elif Turna ve Gökhan Yetiş
rollerini öylesine ustalıkla canlandırdı ki, karakterler yalnızca oynanmadı; yaşandı.

Komedi temposu hiç düşmeyen oyunda beden dili, jestler, mimikler ve diyaloglar o kadar yerli yerindeydi ki seyirci kahkahasını tutamadı.
Rollerin her oyuncu üzerinde “tam oturmuş” olması, oyunun yüksek enerjisini gala boyunca hiç kaybetmemesini sağladı.

Sonsuz Tiyatro’nun Sıcacık Dünyası

Galanın gerçekleştirildiği Sonsuz Tiyatro, butik yapısıyla izleyiciyi sahneye yaklaştıran, samimi atmosferiyle oyuncu-seyirci bağını güçlendiren bir mekân.
Bu yakınlık “Şen Kızlar” gibi enerjisi yüksek komedilerde adeta bir avantaja dönüşüyor; kahkahalar duvarlardan geri dönüyor, oyuncuların enerjisi salonun her köşesine yayılıyor.

Bir Eğitimci ve Sanat Fabrikası; Derya Şen

Derya Şen’i yalnızca başarılı bir oyuncu, senarist ve proje oluşturucu olarak tanımlamak artık yeterli değil.
O, derin bir sanat vizyonuna sahip bir eğitmen, bir yol gösterici, bir sanat üreticisi.

Kurucusu olduğu Derya Şen Akademi, bugünün ve yarının sahne sanatçılarını yetiştiren bir sanat atölyesi gibi çalışıyor.
Yalnızca oyunculuk eğitmekle kalmıyor; öğrencilerine karakter analizi, sahne hâkimiyeti, jest-mimik çalışmaları ve sektör bilinci kazandırıyor.
Derya Şen, akademisinde yetiştirdiği oyunculara yalnızca bilgi değil, aynı zamanda sahne fırsatları da sağlayarak Türkiye’de nadir görülen bir “tam döngülü eğitim modeli” sunuyor.

Bugün sahnede duran birçok genç oyuncunun özgüveni, beden dili ve karakter derinliği, arkasında duran bu güçlü eğitmenin emeğinin bir sonucu…

Derya Şen, Sahnenin ve Perdenin Çok Yönlü Gücü

Derya Şen; sahnede bir karakter ustası, kamera karşısında güçlü bir oyuncu, kalemiyle hikâye kuran bir senarist, sesiyle karakterlere hayat veren bir ses sanatçısı, genç yeteneklere yol açan bir eğitmen…

Uzun yıllardır hem sinema hem tiyatro dünyasında üreten, rol alan, proje geliştiren ve sanatçı yetiştiren çok yönlü bir değer.
“Şen Kızlar”ın enerjisinin bu kadar yüksek olmasının en büyük sebebi de işte bu çok yönlü sanat aklının oyunun her noktasına işlemiş olması.

Emeği Geçenler

Yazan: Serdar Saraçoğlu
Yöneten: Gökhan Yetiş
Hikâye – Proje: Derya Şen Akbacak
Ses – Işık: Yılmaz Furkan Yetgin
Sanat Yönetmeni: Serkan Akdağ
Sanat Asistanı: Eren Zafer
Afiş Tasarımı: Mert Güner
Yapımcı: Mert Ozan Düz – Derya Şen Akbacak

Şen Kızlar, Bu Sezonun En Keyifli Komedi İşlerinden Biri

Sonsuz Tiyatro seyircisi, gala sonrası salondan gülen yüzlerle ayrıldı.
“Şen Kızlar”, mizahın dozunu ayarlayışı, oyuncuların güçlü performansları ve Derya Şen’in sanat vizyonunun sahneye yansımasıyla sezonun en taze ve keyifli oyunlarından biri olmaya aday.

yilmazparlar@yahoo.com

15.9.25

Bir Sevdadır Ülkü Belgeseli-Yılmaz Parlar

  

"Bir Sevdadır Ülkü" Belgeseli Türk Dünyasında Büyük Yankı Uyandırdı

Valide Sultan Gemisi’nde Tarihî Bir Gün

Türk tarihinin destansı mücadelesini konu alan “Bir Sevdadır Ülkü” belgeselinin ilk bölümü, 14 Eylül 2025 Pazar günü İstanbul Boğazı’nın eşsiz manzarası eşliğinde Valide Sultan Gemisi’nde gösterildi.

Çepni Dernekleri Federasyonu’nun düzenlediği etkinlikte Mustafa Kemal Atatürk’e ayrılan ilk bölüm izleyicilerden büyük beğeni topladı.

Nusret Esi’den Anlamlı Vefa

Belgeselin yapımcısı Nusret Esi, bu çalışmanın temelinde ağabeyi Aydın Esi’nin mücadelesinin yattığını vurguladı. 12 Eylül darbesinde gördüğü işkenceler sonucu hayatı değişen Aydın Esi’nin anılarını yazıya döktüğünü belirten Nusret Esi, onun vasiyeti üzerine kitabı değil, filmi hayata geçirdiğini söyledi:



“Rahmetli ağabeyim bana ‘Bu kitabı bastır’ demişti. Ben de ona ‘Abi Türkiye’de kitap az okunuyor, bu film olur’ dedim. O da ‘Tamam film çek’ diyerek onay verdi. İşte bu belgesel, onun emaneti olarak doğdu.”

Türk Dünyasına Ortak Mesaj

Çepni Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ergül Önder’in sunuculuğu üstlendiği Etkinlikte Çepni Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Muhammet Arif Genç, Türk dünyasının birlik ve beraberlik ihtiyacına dikkat çekerek Doğu Türkistan’dan Kerkük’e, Kıbrıs’tan Kazakistan’a kadar her coğrafyadaki Türklerin acılarını ve umutlarını paylaştıklarını dile getirdi.

“Biz sadece Türkiye’de yaşayanlar değil, tüm Türk dünyasıyla büyük bir aileyiz. Önümüzdeki yüzyıl elbette Türk yüzyılı olacaktır” sözleri salonda coşku yarattı.

Cihat Yaycı’dan Güçlü Türklük Vurgusu

Etkinlikte konuşan Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, Türk kimliğinin tartışmaya açılamayacağını vurguladı:
“Bu memleketin adı Türkiye’dir, bu millet Türk milletidir. Türk milleti hiçbir zaman ırkçılıkla anılamaz, çünkü Türkler binlerce yıldır teşkilatçı ruhuyla devlet kuran, devleti yıkılsa da yeniden ayağa kaldıran millettir. Türklerle baş edebilmek mümkün değildir.”

Belediye ve Sivil Toplumdan Tam Destek

Üsküdar Belediye Başkan Yardımcısı Tahsin Usta, Türk toplumunun dayanışmasının önemine vurgu yaparken, Erdebîl Horasan Alevi Kültür Ocakları Vakfı Genel Başkanı Ali Aker ise Cumhuriyet ve Atatürk sevgisinin Türk milletinin ortak paydası olduğunu söyledi.

Bir Belgeselden Fazlası, Miras

“Bir Sevdadır Ülkü” yalnızca bir belgesel değil, Türk milliyetçiliğinin nesiller boyu sürecek bir mirası olarak tanımlandı.

Atatürk’ten Nihal Atsız’a, Alparslan Türkeş’ten 1944 Irkçılık-Turancılık Davası ve 12 Eylül dönemine kadar Türk milliyetçiliğinin serüveni titizlikle ele alınıyor.

Bir Gazeteci Olarak Derim ki;

Türklük, yalnızca bir etnik aidiyet değil; tarih boyunca bağımsızlık, adalet ve onur mücadelesiyle yoğrulmuş bir yaşam felsefesidir. “Bir Sevdadır Ülkü” belgeseli, bu felsefenin beyaz perdeye yansıyan en samimi ve en güçlü eserlerinden biridir.

Bu çalışma, geçmişin acılarını ve zaferlerini unutturmadan geleceğe ışık tutmakta, Türk gençliğine milli şuur aşılamaktadır.
Türklük var oldukça umut da, direniş de, bağımsızlık da var olacaktır. Bu belgesel, işte bu ruhun görsel destanıdır.

yilmazparlar@yahoo.com

21.6.25

Dorsay’lar Damgasını Vurdu-Yılmaz Parlar

 

Sanatın Zirve Gecesi

Yeni Tiyatro & Yeni Sinema Ödülleri’nde Ustalara Alkış Yağmuru

Mecidiyeköy Torun Center Büyük Sahne, 20 Haziran 2025 Cuma gecesi...
Sanat dünyasının kalbi, tiyatro ve sinemanın emekçilerini onurlandırmak üzere bu özel gecede attı.

12. Uluslararası Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri ile Yeni Sinema Dergisi'nin ilk kez ortaklaşa düzenlediği bu prestijli organizasyon, bir nevi sanatın bayramı oldu.

Geceye Damgayı Vuranlar, Dorsay’lar
Usta sinema eleştirmeni, yazar ve kültür insanı Atilla Dorsay, 50 yılı aşkın sanat yolculuğunun simgesi olarak "Onur Ödülü"ne layık görüldü.
Eşi, kültür destekçisi Leman Dorsay ise "Sanata Katkı Ödülü" ile takdir edildi.
İkili, yalnızca birbirlerine değil, Türkiye’de sanatın hafızasına ve ruhuna verdikleri katkıyla alkış yağmuruna tutuldu.

Atilla Dorsay, sadece bir eleştirmen değil; sinemanın vicdanı, belleği, zarafeti ve duruşudur. Her satırıyla yeni bir bakış açısı kazandıran, yıllar boyu kuşaklara ışık tutan bu büyük duayeni ayakta alkışlamak yetmez. Eşi Leman Dorsay ise onun yanında değil, daima onunla birlikte sanata gönül vermiş gerçek bir kültür neferi…

Emekle Gelen Zafer, Gülenay Börekçi & Özgür Kalyoncu
“Emek Ödülleri”nin bu yılki sahipleri, tiyatro alanında yıllardır fikirleri ve üretimleriyle katkı sunan Gülenay Börekçi ile Özgür Kalyoncu oldu.

Her iki isim de sahnelerin arka planındaki görünmez kahramanlardan… Onlara verilen ödüller, sadece bireysel başarılarının değil, sanatın mutfağındaki emeğin de değer gördüğünün göstergesiydi.

 “Sahne sadece oyuncularla değil, perde arkasındaki fikirle, sözle, yazıyla, araştırmayla ayakta durur. Börekçi ve Kalyoncu’nun katkıları bu yapının temel taşlarıdır.”

Gecenin Sahnesinde Duygular Vardı


Sunucular Korhan Abay ve Arzu Yanardağ gecenin ruhunu ustalıkla taşıdı. Korhan Abay’ın şiirsel sunumu, izleyicileri adeta duygusal bir yolculuğa çıkardı.
Sahneye davet edilen isimler arasında Halil ErgünDemet EvgarAyşen İnciTilbe SaranCansu TopçuKerem AkçaSeray Şahinler gibi birbirinden değerli sanatçılar vardı.

Gecenin müziksel nefesi ise usta piyanist Tuluğ Tırpan’dan geldi. Mini konseri, sanatın evrensel duygusunu yansıttı.

Jüri Başkanı Erbil Göktaş,

“Kaosun ve karanlığın içinde sanat bir kandildir. Bu ödüller yalnızca başarıyı değil, karanlığa inat direnen ışığı da onurlandırır.”

Yayın Yönetmeni Sayım Çınar’dan,

“Yeni Tiyatro Dergisi 20 yaşında, bu yıl sinema ile buluştu. Artık daha güçlü bir sahnemiz var.”

Ustalıkla Geçmiş Bir Ömür, Atilla Dorsay’dan Alçakgönüllü Teşekkür:

“Emek benim için en kıymetli şeydir. Üretmeye devam ediyorum çünkü seviyorum. Mimarlığı da, müziği de, sinemayı da…”

Leman Dorsay’dan Etkileyici Vurgu,

“Kadınların yaşam yolculuğunda ışık olmak istiyorum. Kültürle, sanatla, dayanışmayla…”

Sanatın Onur, Emek ve Umutla Buluştuğu Gecede Birlik Mesajı
Bu ödüller sadece birer plaket değil. Bir neslin emeği, bir kuşağın direnci ve sanatın geleceğine duyulan inancın belgesi.

Sanat bir direniştir. Bu gece ise o direnişin ne kadar zarif, tutkulu ve kalıcı olduğunu gösterdi. Dorsay’larla taçlanan bir ödül töreni, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de ilhamı oldu.

yilmazparlar@yahoo.com

14.12.24

12. Uluslararası İpekyolu Film Festivali Muhteşem Bir Açılışa İmza Attı-Yılmaz Parlar

 12. Uluslararası İpekyolu Film Festivali Muhteşem Bir Açılışa İmza Attı

Sinemanın Kalbi Beyoğlu’nda Atıyor

Kültürlerın Buluşma Noktası, Antik İpekyolu Üzerinden Gelen Sinema Büyüsü

Geyik Figürleriyle Bezenen Tema, İpekyolu Festivali Bu Yıl Şıklığıyla Göz Kamaştırıyor

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nün desteklediği ve İpek Yolu Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı tarafından bu yıl 12. kez düzenlenen Uluslararası İpekyolu Film Festivali, 13 Aralık 2024 Cuma günü büyük bir coşku içerisinde Beyoğlu Sineması’nda perdelerini araladı. Bu büyülü etkinlik, sadece sinema severleri değil, İpekyolu'nun tarihi rüzgarını sanatla harmanlamak isteyen herkesi büyülemeyi başardı.

Festivalin ilk günü, SETEM Başkanı Mehmet Güleryüz’ün yürekten ve samimi bir karşılama konuşmasıyla başladı. Güleryüz, sinemanın kültürler arası bir köprü olma görevini vurgularken, özellikle bu festivalin sadece İpekyolu coğrafyasından değil, dünyanın dört bir yanından gelen filmleri ve sanatçıları da kapsamasına dikkat çekti. “Birlikte sanatı ve sinemayı desteklemek için buradayız,” diyen Güleryüz, festivali daha da anlamlı kılan detaylara değindi.

Ardından söz alan Festival Direktörü Feza Sınar ise bu yıl festivale katılan toplam 279 filmin, sinemanın uluslararası bir dil olduğunu bir kez daha kanıtladığını dile getirdi. Sınar, “İpekyolu’nun tarihi köklerinden gelen kardeşlik ruhu, şimdi sanat yoluyla daha da büyüyor,” ifadeleriyle coşkuyu zirveye taşıdı.



Çarpıcı Tema, Geyik ve Geyik Boynuzları

Festival bu yıl, afişinde İpekyolu coğrafyasında yüzyıllardır önemli bir sembol olan geyik ve geyik boynuzu figürlerine yer vererek gelenekle modernliğin bir araya geldiği zarif bir tema sundu. Bu semboller, kültürel zenginlik ve birleştirici bir enerji yaratma mesajını şöyleyen bir büyük resmin parçası olarak yansıttı.



Festivalin Zirvesi, Yarışma Kategorileri

Uluslararası İpekyolu Film Festivali, ulusal ve uluslararası kategorilerde verilen ödüllerle sinema dünyasının kalbinin Beyoğlu'nda attığını bir kez daha gösterdi.

Ulusal Kategoriler

Belgesel Film: En iyi belgesel film, en iyi yönetmen, en iyi görüntü yönetmeni, en iyi senaryo, en iyi kurgu.

Animasyon Film (Şafak Tavkul Anısına): En iyi animasyon film, en iyi yönetmen, en iyi senaryo ve en iyi animatör.

Kısa Film: En iyi kısa film, en iyi kadın ve erkek oyuncu, en iyi yönetmen, en iyi görüntü yönetmeni, en iyi kurgu, en iyi senaryo.



Uluslararası Kategoriler

En iyi kurmaca film, en iyi yönetmen, en iyi senaryo, en iyi belgesel, en iyi animasyon ve Jüri Özel Ödülü.

Festival özellikle geçen yıl ilk kez İpekyolu dışından gelen filmlere verilen Kardeşlik Ödülü ile dikkat çekmişti. Bu yıl da bu büyük prestije layık filmler için nefesler tutuldu.

Sanatseverler Beyoğlu Sineması'nda Buluşuyor

13-15 Aralık tarihleri arasında Beyoğlu Sineması'nda gösterimler, söyleşiler ve atölyelerle zengin bir program izleyiciyi bekliyor. 19 Aralık’ta ise Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenecek ödül töreni, festivalin doruk noktalarından biri olacak.



Sinema Tutkunları İçin Kaçırılmaz Bir Fırsat

Uluslararası İpekyolu Film Festivali, sinemanın büyülü dünyasını keşfetmek isteyenler için tarihi bir atmosferde eşsiz bir deneyim sunuyor. Beyoğlu'nun tarihi dokusu ve sanata kattığı değerle dikkat çeken bu festival, uluslararası alanda farklı kültürleri bir araya getirerek sinemanın birleştirici gücünü gözler önüne seriyor.

Bu yıl büyük bir coşkuyla başlayan festival, dünya çapında ödül almış filmlerden, bağımsız yapımlara kadar geniş bir yelpazeye ev sahipliği yapıyor. Ünlü yönetmenlerin ve oyuncuların da katılımıyla düzenlenen söyleşiler, atölye çalışmaları ve paneller, sinema tutkunlarının ufkunu genişletecek bir platform sunuyor.

Festival programında yer alan etkinlikler, sadece sinema salonlarıyla sınırlı kalmayıp, Beyoğlu'nun ikonik mekanlarında gerçekleştirilecek özel gösterimlerle de devam edecek. Bu eşsiz etkinlik, yerli ve yabancı sinemaseverlere unutulmaz anlar yaşatmayı hedefliyor.

Sinema dünyasının kalbinin attığı bu festivali kaçırmamak için programı takip edin.

yilmazparlar@yahoo.com

 

16.3.24

Derya Şen-Kara Cin Laneti filmi-Yılmaz Parlar

  

Derya Şen-Kara Cin Laneti filmi

 Gerçek yaşanan Hikaye

Derya Şen: Sinemanın Yetenekli İsmi ve Eğitmen

 Türkiye’nin yetenekli sinema oyuncularından biri olan Derya Şen, aynı zamanda başarılı bir senarist ve ses sanatçısıdır. Kendi film atölyesinde oyuncular yetiştiren Şen, sinemaya olan tutkusunu ve yeteneklerini genç yeteneklere aktararak sinema dünyasına büyük katkılar sağlıyor.





Senaryo hikayesi, yapımcılığı ve  bizzat oyunculuğu da olmak üzere Derya Şen’e ait "Kara Cin Laneti" Adlı Korku filmin oyunculu gösterimi İzleyicileri Kendine Hayran Bıraktı

Korku sinemasının en etkileyici örneklerinden biri olan "Kara Cin Laneti", seyircileri adeta büyülemeye devam ediyor. Yönetmenliğini ve senaristliğini üstlenen yetenekli isimlerin elinden çıkan bu başyapıt, izleyicileri koltuklarına kitleyen bir gerilim ve korku dolu atmosferiyle dikkat çekiyor.

Filmin başarısının arkasındaki en önemli etkenlerden biri, sürükleyici senaryosu ve etkileyici karakterleri. Hikayenin derinlikleriyle bezenmiş bu yapım, izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Ayrıca, başrol oyuncularının performansları da takdire değer. Karakterlerin iç dünyalarını başarıyla yansıtan oyunculuklar, izleyicilerin filmin atmosferine tam anlamıyla kapılmasını sağlıyor. 

Görüntü yönetimi ve kurgu da "Kara Cin Laneti"nin görsel açıdan çarpıcı bir deneyim sunmasına katkı sağlıyor. Kusursuz sahne geçişleri ve atmosferik çekimler, izleyicileri film boyunca ekran başına kilitleyen unsurlar arasında.

Filmin başarısında yönetmenin özgün bakış açısı ve sinematografik becerisi de büyük rol oynuyor. Klasik korku filmi klişelerinden sıyrılarak izleyiciye yeni bir perspektif sunması, "Kara Cin Laneti"ni diğer yapımlardan ayıran önemli bir özellik olarak öne çıkıyor.

Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde ortaya çıkan "Kara Cin Laneti", izleyicileri derin bir korku ve gerilim atmosferine sokarken aynı zamanda onları düşündüren ve etkileyen bir deneyim sunuyor. Korku tutkunlarının kaçırmaması gereken bu başyapıt, sinema dünyasına önemli bir katkı sağlıyor.



 Oyunculu film gösterimi öncesi Derya Şen ile söyleşi gerçekleştirdik.

 "Kara Cin Laneti" filminin oluşum süreci nasıl oldu? Proje nasıl başladı ve nasıl gelişti? Korku türünü seçme kararınızın arkasındaki düşünce süreci nedir? Filmin atmosferini oluştururken nelere dikkat ettiniz? Hangi tekniklerden yararlandınız? Oyuncu seçimi süreci nasıl işledi? Ana karakterlerinizi seçerken hangi özelliklere önem verdiniz?

Filmin görsel efektleri ve özel efektleri hakkında bize biraz bilgi verir misiniz? "Kara Cin Laneti"nin seyircide nasıl bir etki bırakmasını umuyorsunuz? Korku filmleri üzerine çalışırken zorluklarla karşılaştınız mı? Bu zorlukları nasıl aştınız? İzleyicilere filminiz hakkında ne gibi bir mesaj vermek istiyorsunuz?  Gelecek projeleriniz var mı? Korku türünden ayrılacak mısınız, yoksa bu alanda devam mı edeceksiniz? Gibi suallerimizi Derya Şen Cevapladı.

 Derya Şen, sinema sektöründe 25 yılı aşkın bir süredir başarılı projelerde yer almaktadır. Hem yerli hem de uluslararası sinemada önemli filmlerde rol alan Şen, karakterlerini ustalıkla canlandırma yeteneğiyle izleyicileri büyülemektedir. Sahne performansıyla da adından sıkça söz ettiren Şen, farklı tonlardaki karakterleri ustaca canlandırabilme yeteneğiyle sinemaseverlerin takdirini kazanıyor.



 Sinema kariyerinin yanı sıra Derya Şen, senarist kimliğiyle de başarılı işlere imza atmıştır. İnce düşünceli ve derinlikli senaryolarıyla dikkat çeken Şen, filmlere sıradışı bir hava katmaktadır. Yazdığı senaryolarında toplumsal konuları cesurca ele alan Şen, izleyiciler üzerinde derin hisler uyandırma yeteneğiyle de öne çıkmaktadır.

 Ayrıca, Derya Şen, ses sanatçısı olarak da projelerde yer almakta ve karakterlere seslendirme yapmaktadır. Kendine özgü ses tonuyla karakterlere canlılık kazandıran Şen, ses sanatçısı kimliğiyle de büyük bir beğeni toplamaktadır.



 Derya Şen, sinemaya olan tutkusunu genç oyunculara aktarma konusunda da büyük bir özveriyle çalışmaktadır. Kurduğu film atölyesi sayesinde, yetenekli genç oyuncuları keşfetmekte ve onların yeteneklerini geliştirmektedir. Oyuncularına sahne deneyimi, beden dili, kendine güven gibi konularda eğitimler veren Şen, onların başarılı bir kariyere sahip olmaları için ellerinden geleni yapmaktadır.

 Derya Şen, sinema sektöründe başarılı olmanın yanı sıra ses sanatçısı ve senarist kimlikleriyle de dikkatleri üzerine çekmektedir. Yetenekleri ve özverili çalışmalarıyla sinema dünyasına büyük katkılar sağlayan Şen, genç oyuncuları eğiterek sinemamızın geleceğine de umut aşılamaktadır. Sinemaseverler, Derya Şen’in ilham verici yolculuğunu heyecanla takip etmekte ve ona büyük bir beğeni ve takdirle bakmaktadır.

 yilmazparlar@yahoo.com

2.12.23

Uluslararası İpekyolu Film Festivalinde Neler Var-Yılmaz Parlar

  Uluslararası İpekyolu Film Festivalinde Neler Var

İpek Yolu Film Festivali, tarih boyunca zengin kültürel alışverişin bir simgesi olarak varlığını sürdürmüştür. Her yıl düzenlenen bu festival, Doğu'nun mistik atmosferini, Batı'nın modern dokusuyla buluşturarak sinema dünyasına benzersiz bir perspektif sunmaktadır. Festival, izleyicilere bir yandan tarihsel derinlik sunarken diğer yandan da günümüzün kültürel çeşitliliğini keşfetme fırsatı tanımaktadır.



Bu muazzam etkinlik, klasik ve çağdaş sinemanın izleyiciyle buluştuğu bir platform sağlamaktadır. Filmler aracılığıyla İpek Yolu'nun eski ihtişamını ve ticaretin, kültürlerin kesişim noktasındaki rolünü keşfetme şansı bulan izleyiciler, adeta zaman tünelinde unutulmaz bir yolculuğa çıkmaktadır.

T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen Sinema ve Televizyon Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SETEM) in düzenlediği 11. Uluslararası İpekyolu Film Festivali, 15-18 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek. Filmler Atlas Sinemasında izlenebilecek.



Gerçekleşen Basın Toplantısında SETEM Başkanı Mehmet Güleryüz’ün verdiği bilgiler göre; Festival, Türkiye, Çin, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan, İtalya, Suriye, Hindistan, Irak, Yunanistan, İran, Afganistan ve Pakistan başta olmak üzere 27 ülkeden 245 başvuru almış. Yarışma kategorilerinde ulusal ve uluslararası finalistler belirlenmiş.



Bu yılın afiş tasarımında, Kırgızistan'daki Cengiz Aytmatov Müzesi'nde bulunan Köktürk Kağanlığı döneminden kalma Umay Ana heykeli yer alıyor. Heykel, Türkistan'ın bereketini Anadolu'ya taşıyan ve Kibele'ye yeniden can veren bir temayı yansıtıyor.

Festivalde farklı kategorilerde jüri üyeleri görev alıyor. Ulusal Belgesel Jürisi, Ulusal Şafak Tavkul Animasyon Jürisi, Ulusal Kısa Film Jürisi ve Uluslararası Film Jürisi gibi. Ayrıca, belgesel, animasyon ve kısa film kategorilerinde finalist filmler açıklanmış.

Özel gösterimler arasında SETEM'in 20. yılını kutlayan belgesel, "Kameranın Ardındaki Kadın Bilge Olgaç", "Güvendiğim Dağlar", "Sadık Bey", "Paramparça" ve Şafak Tavkul Anma etkinlikleri bulunuyor.

Derviş Zaim'in yönetmenlik atölyesi de festivalin önemli etkinliklerinden biri olarak planlanmış. Atölye, Zaim'in kariyeri ve deneyimlerini paylaşacağı bir platform sunacak.

Festival, film endüstrisinin sınırlarını zorlayan eserlere ev sahipliği yaparak sanatın evrenselliğini vurgular. Doğu'nun mistik masallarıyla Batı'nın modern dramaları arasında köprü kurarak, izleyicilere kültürel bir mozaik sunar ve seyirciyi farklı coğrafyalardan gelen hikayelerle buluşturur.

Sinemanın sihirli dünyasında yolculuk yapmak isteyenler için bu festival, farklı kültürlerin renklerini bir araya getirerek dünya sinemasının zenginliğini sergiler. İpek Yolu Film Festivali, sadece bir film gösterimi değil, aynı zamanda bir kültür şöleni niteliği taşır. İzleyiciler, festivale katılan filmler aracılığıyla tarihsel, sosyal ve kültürel bir panorama ile tanışır.



Festival, sanatseverlere Doğu'nun gizemini çözme fırsatı verirken, aynı zamanda günümüzün küresel sorunlarına dair derin düşündürücü eserlere de ev sahipliği yapar. İpek Yolu Film Festivali, sadece sinemaseverleri bir araya getirmekle kalmaz, aynı zamanda dünya çapında farklı topluluklar arasında anlayışı artırmak adına bir köprü işlevi görür.



Festivalin unutulmaz atmosferi, izleyicileri farklı kültürlerin büyüsüne kapılmaya davet eder. Film festivalleri arasında özel bir konuma sahip olan İpek Yolu Film Festivali, izleyicilere sadece sinemanın büyüsünü değil, aynı zamanda kültürler arası etkileşimin gücünü de deneyimleme şansı sunar.

Bu büyülü etkinlik, sinemanın sadece eğlence aracı olmanın ötesinde, bir kültürler buluşması ve anlayışın derinleşmesi için güçlü bir araç olduğunu kanıtlar. İpek Yolu Film Festivali, izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunarak, dünya sinemasının çeşitliliğine ve derinliğine olan ilgiyi artırır.

yilmazparlar@yahoo.com


7.11.23

Don Kişot Belgeseli, Cervantes Hiç İstanbul'da mıydı?-Yılmaz Parlar

  Don Kişot Belgeseli, Cervantes Hiç İstanbul'da mıydı?

1616'daki ölümünün dördüncü yüzüncü yılında, Avrupa edebiyatında modern romanın öncüsü olarak kabul edilen Miguel de Cervantes'in muğlak yaşamı boyunca efsaneler ve gerçekler hâlâ iç içe geçiyor.

Esaretten Doğan Şövalye, Don Kişot Belgeselinin Çekimlerine Başlanıyor



5 Kasım 2023 Pazar günü Taksim Barcelo İstanbul Hotel’de basına  tanıtılan, Proje Tasarımı  Dr. Nesrin Karavar’a ait olan  ve Mehmet Gün’ün yönetmenliğinde hayata geçirilmesi planlanan Esaretten Doğan Şövalye, Don Kişot belgeselinin çekimlerine başlanıyor. 

Modernist romanın kurucularında sayılan Cervantes’in yıllara ve yollara yayılan hayat hikayesi ve İstanbul’la ilişkisini temel alan ‘Esaretten Doğan Şövalye, Don Kişot belgeselinin tanıtımı önce kısa film gösterimi ile başladı.



Dr. Nesrin Karavar’ın ve Mehmet Gün’ün verdiği bilgilere göre; Cervantes’i büyük bir yazar yapan ve Osmanlı dönemi Cezayir’inde yaşadığı beş yıllık esaret hayatıdır. Cezayir’de beş yıl geçiren yazar, Don Kişot romanını yazarak, hem çağdaşları hem de yüzyıllarca sonrasında bile gerçeklikte ve akıldan uzak düşecekleri ebediyen gerçeğin parodisine hapsetmiştir. Don Kişot eseri ile modern romanın kurucu babası unvanını kazanan Miguel de Cervantes, Osmanlı topraklarında bir asker, bir tutsak ve nihayet özgür bir adam olarak neler yaşamıştı? Belgeselde konu olacak. Sürpriz belegelerinde olduğunu ifade eden yapımcılar kilitli şifreli bir belgesel olacağını ifade ettiler.



Osmanlı Türkiye’si içinde başka yerler mesela İstanbul’a da getirilmiş miydi? Bazı şehir efsanelerine göre İstanbul’da Camii inşaatlarında çalıştığı iddiası gerçek olabilir miydi?

Sıradan bir esir gibi sadece hizmetkâr olarak mı yaşayıp gün geçirmişi miydi yoksa Cezayir’de yüksek İslam kültürüne sahip münevverlerle temas kurmuş muydu?

Alanında uzman akademiyenler Prof. Isabel Soler, Prof. Jose Manuel Lucia Megias, Emilio Sola, Rosa Navarro, Oscar Ayala, Javier Rioyo ve Abderrahmane Khelifa, Sandra Rivas, uzmanların katkıda  bulunacağı belgeselin temel amacı döneminin tanıdıklığını yapıp Cervantes gibi büyük bir yazarın eserlerini etkileyen önemli süreçleri tarihi gerçekliklerle ortaya koymaktır.



La Manchalı Don Kişot'un (orijinal adı günümüz İspanyolcası olan Don Kişot de la Mancha) ünlü yazarı, İstanbul'un camilerinden biri olan ve Tophane semtinde bulunan Kılıç Ali Paşa Camii ile de ilişkilendirilmiştir . Türk araştırmacı Rasih Nuri İleri (1920-2014) , dönemin büyük mimarı Mimar Sinan'ın emrindeki caminin yapımında 1578-1580 yılları arasında çalışan köleler arasında Cervantes adını bulduğunu iddia etmiştir. Hiçbir akademik yayın tarafından desteklenmeyen bu teori, daha sonra birçok Türk medya kaynağı tarafından yayıldı.

yilmazparlar@yahoo.com